Cevad Şakir Kabaağaçlı
(Halikarnas Balıkçısı)

Cevad Şakir Kabaağaçlı<br>(Halikarnas Balıkçısı)

Hazırlayan

Kürşat Coşgun

 

17 Nisan 1890’da Girit’te doğdu. Amcası 2.Abdülhamid dönemi sadrazamlarından Cevat Paşa, babası ise yine aynı dönemde askeri görevlerde de bulunmuş Osmanlı tarihçisi Mehmet Şakir Paşa’dır. Cevad Şakir, babasının Girit Valisi olduğu dönemde doğmuş, çocukluğunun bir bölümü burada, daha sonra ise Atina ve İstanbul’da (Büyükada) geçmiştir. Büyükada’da bir yandan mahalle mektebine devam ederken bir yandan da özel dersler aldı. Önce Robert Kolej’de ardından da Oxford Üniversitesi Yeni Çağlar Tarihi Bölümü’nü bitirdi.

 

Yurt dışında eğitim gördüğü sıralarda yaptığı harcamalar babasının tepkisini çekti ve İstanbul’a dönmesi istendi. Cevad Şakir buna uymayarak Roma’ya geçti ve orada ressamlara modellik eden Agnesia adlı bir kadınla tanıştı. Annesinin ailesini iknası sonucu onunla evlendi ve bir süre İtalya’da yaşadı. Bu evlilikten Mutarra Agustina adlı bir de kızı olan Cevad Şakir, orada kaldığı süre boyunca İtalyanca ve Latince öğrendi.

 

Ailesinin ciddi geçim sıkıntısı yaşaması üzerine İstanbul’a döndü. Aile, bütün parasını Selanik’te bir otel yaptırmak üzere harcamış, Balkan Savaşı ile Selanik’in elden çıkması sonucu zor günler yaşamışlardı. Bunun üzerine baba Şakir Paşa, 1914 yılında Afyonkarahisar’da aileden kalma çiftliğe taşınmaya ve çiftlikten elde edilecek gelirle sorunlarını çözmeye karar verdi. Babası ile öğrencilik yıllarından beri sürekli sorunlar yaşayan Cevad Şakir, 16 Temmuz 1914 tarihinde, çiftlikte babası ile yaşadıkları ağır bir tartışma sonucunda tabancasından çıkan bir kurşunla babasının ölümüne neden oldu. On beş yıl kürek cezasına çarptırılmasına yol açan bu olay, Cevad Şakir’i Halikarnas Balıkçısı’na dönüştürecek olayların da ilk adımını oluşturdu. Cevad Şakir, verem hastası olması nedeniyle cezası kısaltılarak 1921 yılı başlarında serbest bırakıldı.

 

Yeniden İstanbul’a dönen Cevat Şakir, teyzesinin kızı Hamdiye ile evlendi ve bu evlilikten Sînâ adlı oğlu dünyaya geldi. Bu dönemde bir yandan iç dünyasını teselli etmek amacıyla Rifai tekkesine giderken, bir yandan da dostu Sedat Simavi’nin dergilerinde yazılar yazdı, karikatür ve resimlemeler yaptı. Bu işlerinde genellikle oğlunun adını imza olarak kullandı. Kendi imzasıyla ilk karikatürü 26 Mayıs 1921’de Güleryüz dergisinde yayınlandı. Güleryüz’ün yanı sıra Ayine (1921-1923), Akbaba (1922-1924), Zümrüdüanka (1923-1925) dergilerinde karikatürleri görüldü. Aynı dönemde İnci (1919-1923), Yeni İnci ve Resimli Ay (1924-1928) gibi magazin ve edebiyat dergilerinde kapaklar yaptı, yazılar resimledi.

 

Mütareke ve Milli Mücadele yıllarının en gözüpek dergisi kuşkusuz Güleryüz’dür. Kuvay-ı Milliye ve Ankara hükümetinden yana tavır alan Güleryüz, Sedat Simavi ve Cevat Şakir’in çizgileriyle İstanbul hükümetine ve Yunan güçlerine karşı sert bir muhalefet gerçekleştirdi. Dönemin Damat Ferid, Refik Halid (Karay) ve Ali Kemal gibi önemli figürlerini groteske varan saldırgan çizgilerle eleştirdi. Cevat Şakir bu dönemde çizdiği karikatürlerle yurtseverler için müthiş bir moral ve motivasyon kaynağı oldu.

 

Milli Mücadele’nin sona ermesi ve Cumhuriyet’in kuruluşuyla birlikte çizmeye başladığı Resimli Ay dergisinde bu biçemden sıyrılarak daha minyatürvari çizgilerle özellikle efe ve Anadolu tiplemelerine yöneldi. Farklı çizgi ve biçem arayışlarını vinyet, kitap resimlemesi ve dergi kapaklarında gösterme olanağı buldu. 1924’de kısa bir süre yayınlanan Guguk adlı mizah dergisine de karikatürler verdi. Resimli Hafta dergisinde Halide Edip’in (Adıvar) Raik’in Annesi adlı romanı için resimlemeler yaptı.

 

Resimli Hafta dergisinde ilk defa 1925 yılında yazılarıyla da görünmeye başladı. “Hapishanede Neler Gördüm?” başlığıyla yayımlanan bu dizi yazılarda Hüseyin Kenan Bey (bu ad aynı zamanda Cevad Şakir’in takma adlarından biridir) adlı hayali bir kahramanın dilinden hapishane anıları yazmaya başladı. “Hapishanede İdama Mahkûm Olanlar Bile Bile Asılmaya nasıl Giderler?” başlıklı yazısı nedeniyle soruşturma geçirdi. Şeyh Sait Ayaklanmasının patlak verdiği o sıcak günlerde kurulan İstiklal Mahkemesi’nce “halkı askerlikten soğutma” suçlamasıyla yargılandı ve Bodrum’da üç yıl süreyle kalebent olmaya mahkûm edildi. Cezasının bir yıllık süresini Bodrum’da geçirdi; daha sonra bir dilekçe ile kalan cezasını İstanbul’da geçirmek istediğini belirtti, isteği kabul edilerek 25 Ekim 1926’dan itibaren tekrar İstanbul’da yaşamaya başladı. Bu dönemde Sînâ imzasıyla Resimli Ay’ın devamı niteliğinde olan Sevimli Ay, Yeni Kitab, Haftalık Mecmua ve Resimli Gazete gibi yayınlarda kapak resmi ve vinyetler yaptı. Bir yandan da Dante’nin İlahi Komedya’sı ve Ömer Hayyam’ın rübaileri üzerine makaleler yayımladı.

 

1928 yılında yeniden Bodrum’a döndü ve orada yaşamaya başladı. Edebiyat alanına giren eserlerinin büyük bölümünü Bodrum’da yazdı. Özellikle deniz hikâyeleriyle tanındı. Konularını Ege Bölgesi ve Akdeniz Bölgesi kıyı ve açıklarında gelişen, denize bağlı olaylardan çıkardı. İçinde yaşadığı, en küçük ayrıntılarına kadar bildiği denizi, kaderleri denizin elinde olan balıkçıları, dalgıçları, sünger avcılarını ve gemileri zengin bir terim ve mitologya hazinesinden güçlenerek, denize karşı sonsuz bir hayranlıktan gelen şiirli, yer yer aksayan, ama sürükleyip götüren bir anlatımla hikâye ve romana geçirdi. Kendi eserlerinin yanı sıra çok sayıda kitabın çevirisini yaparak dilimize kazandırdı.

 

Bodrum’da yaşadığı dönemde arkadaşları ile ilk Mavi Yolculuk fikrini ve uygulamasını gerçekleştirdi. Bu yolculuklar Ege bölgesinde halen Mavi Yolculuk adıyla yürütülen turistik etkinliklerin nüvesini oluşturdu.

 

Çocuklarının eğitimi nedeniyle 1953 yılında İzmir’e yerleşti. Buradaki yaşamını yazarlık ve turist rehberliği ile sürdürdü, rehberlik kurslarında dersler verdi. Kültür Bakanlığınca 1971 yılında Devlet Kültür Armağanı verildi.

 

13 Ekim 1973’te İzmir’de kemik kanserinden yaşamını yitirdi. Vasiyeti üzerine Bodrum’a gömüldü.

 

 

Kaynak:

-Mavi Sürgün’e Doğru (Halikarnas Balıkçısı’nın Bilinmeyen Yılları 1921-1928), Cüneyd Okay, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 2001.

– Dönemin Mizah Dergilerinde Milli Mücadele Karikatürleri, Cüneyd Okay, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara 2004.

– Gelişim Sürecinde Türk Karikatürü-3, Turgut Çeviker, Adam Yayınları, İstanbul 1991.

https://tr.wikipedia.org/wiki/Halikarnas_Bal%C4%B1k%C3%A7%C4%B1s%C4%B1 (e.t. 19.09.2020)